Hayata nereden bakarsan oradasın. Hangi rengi
görüyorsan o renktesin.
Ruh halin nasılsa dünyayı öyle algılıyorsun. Küçük
hilelerle süsleyip, içine bolca hayal gücü ekleyerek büyük beklentiler içinde
yaşayıp hiçbiri gerçekleşmediğinde de büyük hayal kırıklıkları yaşıyorsun. Peki
çözüm ne? Çok basit “sanal dünya”.
Kabullenmek gerek bu dünya o eski siyah
beyaz dönemini çoktandır geride bıraktı. Aşkın aşk, sevdanın sevda olduğu
zamanlar vardı hani işte bunlar yok artık. Çocukların topakta bahçede oynayarak
kirlendiği zamanlar vardı. Artık onlar da kalmadı.
Artık herşey hızlı, herşey değişken, herşey
çabucak tüketilen, can sıkan, daraltan bir hal aldı. İlişkiler de boyle, reklamlar gibi kısa, baş
döndürücü ama uzun süreye yayıldığında etkisiz . Günümüzde herşey önümüze rengarenk, sorunsuz ve harika olarak sunulmakta. Doğal olarak bu beklenti içindeki kişi de
küçük, büyük hiçbir sorunla gerçekte başedemez duruma gelmiş vaziyette çünkü sorunlar hiç ön planda değil ya işlenmiyor ya da gizleniyor. Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki sevgilisinin
yüzündeki ufacık bir sivilceye bile tahammülü kalmamış hiçkimsenin. Beğenmiyoruz kolay
kolay ve hep daha çok istiyoruz, tatminsiz ve doyumsuzca. Ertafımızdaki herşey müthiş görsel
ama bir o kadar da yüzeysel.
Dergilerde, reklamlarda, filmlerde kadınlar 90-60-90,
ince uzun, dolgun memeli yuvarlak kalçalı:), maşallah teknoloji sayesinde nasıl da herşey
mümkün. İstediğin bu be bu gibi birçok kadına sanal alemde sahip olabilirsin.
Aslında var olmayanı, varmış gibi gösteren o dünyada neyin gerçek, neyin yanlış olduğunu kim
biliyor? Normal hayatta ev, iş, çocuk derken hepsini sırtına yüklenmiş giden bir kadın düşünelim, herşeyi toz pembe
görürken ve en iyi koca bende, en
iyi çocuk bende, en güzel kadin benim diye dolaşırken ve etrafında rakibi
olabilecek hiçkimse yok diye sakince
düşünerek akşam huzr içinde yatağa giren kadınımız tüm bunların ne kadarından emin olabilir? Ya her gece
bilgisayarda saatlerce vakit geçiren bir kocanın orada sanal bir hayatı, ikinci
bir karısı, başka bir ailesi, işi, evi
varsa? Mevcut, teknoloji sayesinde istediklerine kolayca sahip olup,
istediğini kolayca yapabiliyorsan ve gerçekte olamadığı kişiyi esas orada
yaşatıyorsan, aslında kim sensin, buradaki sen ve sanal sen arasındaki çizgi
nerede başlayıp nerede bitiyor?
Mutluluk gerçek temasta, mutluluk geçek ailede
diyen azınlık grup karşısında milyonlarca kişi sanal dünyada başka birine dönüşmüş ve oradaki kafesine dönmek, o diğer kişi olabilmek için bilgisayar başında şimdi. Zamanı bilgi için değil kendini
kolayca şekillendirmek ve farklılaştırmak için akşam saatlerini iple çekiyor
farkında mısın? Kimse gerçek hayatın yükünü taşımaktan menun değil, o yükü taşımaya gönüllü hiç
değil. İlişkiler kolay tükeniyor, evlilikler kısa sürüyor.Gerçek mutluluklar saatlik olmuş!
Hayat o eski hayat değil, herşeyin tadı değişti domates
bile o eski domates kokusunda ve tadında değil, sevgi de temas edilecek birşey
olmaktan, elle dokunulur gözle görülür olmaktan çıkıyor sinsice?
Hayat gerçek herşeyi içine almış ve bir
kasırgayla altüst etmiş durumda. Değerler altüst, öğrendiğin herşey koskoca bir
yalan,düşüncelerinde kaos hakim ve içinde varolmaya çalıştığın bu hayatın neresinde olduğunu öğrenemeden akıp gidiyor yıllar.
Bilgisayar ne yazık ki insanları yakınlaştırandan
ziyade uzaklaştıran, çalıştırandan ziyade tembelleştiren bir öğeye dönüşmüş durumda. Kitapların özetine rahatça uaşabiliyorsun, sorulmuş soruların kolayca emeksizce hazır sunulmuş cevabları ezberleyip düşünmeden yaşamayı seçmiş herkes, istediğimiz herşey bir tık uzaklıkta hepimize.
Biz değil, bilgisayar bizi kontrol ediyor, elinin
altındaki telefonun kölesi oldun çoktan, hadi çık işin içinden çıkabiliyorsan,
neyin gerçek, neyin sahte olduğunu cevaplayabilirsen. Görmediğin birilerine aşık
olup, kokusunu duymadığın birilerine sarılmaktan haz alma zamanı gelmiş meğer.
Bir süre sonrasını düşünemiyorum, düşünmek istemiyorum. Tek gerçek var: canımız her sıkıldığında sanal
dünyamızda eğlenerek sorunları erteleyip büyümelerini sağlıyoruz ve nihayetinde öz gerçeğimizi ve sıkıntılarımızı reddediyoruz. Güzelce, kılıfına uygun bir şekilde gerçeklerden kaçıyoruz ve kendi sanal dünyamızda elle
tutulur bir hiçe sahipken aslında koskoca bir hayatı heba ediyoruz.
Oyunlarla, internetle, facebook’la ve türevi
binlercesi şeyle hayatımızda tedavisi gittikçe zorlaşan bir bağımlılık yaratan modern uyuşturucu halini almış meğer
bilgisayar. Psikologların yeni ve etkili geçim kaynağı da artık bilgisayar bağımlılığı tedavilerinden olacağına kesinden de öte
bir gözle bakıyorum . "Bilgisayarla mücadele !", " Bilgisayarla dengeli ilişki içinde
yaşamı sürdürme yöntemleri!", "Bilgisayar bağımlılığını dengeleyerek onu daha
etkin ve etkili kullanma yöntemleri" , "Bilgisayarla ama nereye kadar" vs. şeklinde gümbür gümbür geliyor temalarımız.
Küçük çocukların bile ellerinde yaşlarına uygun olmayan
oyunlar var, onların arasında da oyunların hiyerarşi oluşturduğu
bir düzen var artık, yenen dışarıda basket atan ya da gol atan değil, oyunun level'ında ilerlemiş olan. Acımasızca kendi dünyalarına bilgisayarı hükümdar haline getirmiş durumda çocuklar, oyun oynamazsa çocuk çoğu arkadaşının geldiği
level’a gelmedi ise, oyunla ilgili ilginç bir söyleyeceği yoksa dışlanıyor.
Nasıl bir sosyalleşme aracı gelin artık siz karar verin.
Çağ başka bir çağ ve ben çağ dışı kaldım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder