Seyretmediğim filmlerin arasında Tibet’te yedi yıl vardı, geçen gün onu
izledim. Brad Pitt öyle genç, öyle toy. Erkeğe bile çok
benzemeyen bu çocuksu hali komik göründü bana. Gel gelelim oyunculuğuna:
berbat, hiçbir şekilde rolüne girememiş, konuşması dahi bozuk, aksan berbat ,
ikinci sınıf bir aktörü seyrediyormuş hissine kapıldım.
Hayatla ilgili pek de değerli mesajlar vermeyen, veremeyen boş bir film
olmuş Seven Years in Tibet. Ara ara uzun süren manzara çekimleri bayıyor, dağa
tırmanma sahneleri amatörce çekilmiş. Dalai Lama ve Tibet hakkında hiçbir
şekilde değerli bir bilgi vermediğinden film doyurucu olmayan bir yapım
olmuş. Yönetmen garip bir şekilde Tibet insanını yabanı ve herkese düşman
göstermiş. Hiçkimseyle ilişkisi olmayan , dünyadan kopuk bu halkı ironik bir biçimde perdeye yansıtılmış.
Çin’in Mao döneminde Tibet’i istila etmesi ve 1 milyon kişi katletmesi
gerçek bir canilik ama filmin sonundaki bir iki cümleye kadar konu tam
anlamıyla geçiştirilmiş.
Filmin konusunu özetleyeleyecek olursak şöyle: uçarı, havai ve dizginlenmez
bir egosu olan Heinrich Harrer (Brad Pitt ) çocuk sahibi olmak istemez ve hamile karısın terk edip
Himalayalara tırmanmaya gider.
Ne yazık ki bu adam film boyunca yani dağa
tırmanırken, sonra tutsaklık evresinde ve daha sonra da Tibet’in Lhasa kentinde
kaldığı yıllarda pek bir gelişim göstermez. Ego aynı ego, kişlik bir adım ileri
gitmez. Dalai Lama ile dostluğu da yapay ve bir çocukla yabancı bir yetişkinin
dostluğunun ötesine gidemeyecek boyutta. Eşinin ondan boşanmak istemesi ve
oğluna yazdığı mektuplarda oğlunun onun babalığını reddetmesi egosuna iğne
değil binlerce igneler batırsa da, o dediğim dedik ve istediğini yapmaktan
vazgeçmeyen, vazgeçemeyen biri.
Çin’in Tibet’i işgalinden sonra ülkesine dönen Brad Pitt, doğal olarak
oğlunu görmeye gider, filmin son sahnesinde oğlu ile tırmandığı dağa Tibet
bayrağını diker.
Ne yazık ki film benim için zayıf konu, zayıf tema ve zayıf oyunculuktan
dolayı tam bir zaman kaybı, bir Hollywood klişesi olmaktan öteye gidememiş bir
film.
Seyretmeseniz hiçbirşye kaybetmiş sayılmazsınız.
P.S: Filmin konusu gerçek bir hikayeden uyarlama ve Heinrich Harrer adlı dağcı, coğrafyacı , gezginin ve yazarın yaşamından bir kesit sunmakta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder