Oscarlar her
zaman ilgimi çekmiştir.
Kırmızı halı,
Hollywood ihtişamı, ne bileyim günümüzde kaybolan prens prenses, kral kraliçe
kavramlarını barındırıyor sanki içinde, güzel kadınlar, yakışıklı aktörler,
hayattan tatlar, para, ihtişam, zenginlik... Herkesin ortak dileği. Hollywood yıldızı
olmak istemeyen tek bir kız bile yoktur herhalde yeryüzünde, o koskoca ekranı kaplamak,
milyonları paşinden sürüklemek. Ah ah ah, bana da bir fırsat vereceklerdi ki görecekti dünya . Ha ha ha .... Hayat tabii
herkesin yüzüne gülmüyor , kimileri çorak yerlerde susuz ayakkabısız gezerken birileri crême de la crême'i yaşıyor işte.
Neyse gelelim sadede günümüzde
Oscarlarla her yılın yeni kral ve kraliçesi, yeni prens ve prensesimiz
seçiliyor. Ne yalan söyleyeyim, bu seneki kadar
tuhaf filmlerin aday gösterildiğini hiç hatırlamıyorum, nedir bu "Silver Lining"
saçması filmi ya, "Life of Pi" absürdlüğü, "Lincoln" sıkıcılığı, bazı filmlerin aday olması bile modern insana hakaret:) Hele şu dünkü yetme Jennifer
Lawrence, berbat, kızda hiçbir yetenek belirtisi olmadığı gibi, oldukça soğuk,
mesafeli duruşu, yapay sırıtışı... öfff ne kadar da yapmacık ve itici. Şu 9 yaşındaki
çocuğun aday gösterimesi de ne iş, bu çocuğun okulu yok mu, öğrenmesi gereken
şeyler yok mu ya, önünde koskoca bir hayat ve herşey altın tepside sunulmuş şimdiden. Tam bir saçmalık.
Belki de tek
hakkıyla ödülü alan Daniel Day Lewis oldu o da o uzun ve sıkıcı filme katlanıp hep
aynı ifadeyi koruma başarısı gösterebildiği için ödülü haketti. Belki de
Lincoln toprağı bol olsun görüyorsa bunları " Bu ben miyim ey insanoğlu?" diye isyan
edebilir değil mi ama güzel kardeşlerim?
En iyi , en iyi ,
en iyi ....
Ben Affleck daha
dün alt sınıf beceriksiz bir oyuncuyken bugün en iyi film Oscar’ını alan filmi
çekmiş bir dev gibi çıkıyor karşımıza. Aman ne iyi, yeteneksiz ve dugusuz bir surat ifadesinin arkasında, dehşet
verici bir hırs gizli, adama bakınca tek gördüğüm şey EGO, Ego,ego.
Neyse tek
hakkıyla ödülü alan Haneke’nin "Amour"u
oldu bence.Onu izleme becerisi ve sonuna kadar dayanma gücü gösteren insanlar için de gerçek bir sado mazoşizm deneyiminden başka birşey değildi bu film.
Kısacası bu yıl
Oscar kandırmacasından da feci şekilde sıkıldım. Değer verilecek ve izlenecek
müthiş filmler var arkadaşlar, lütfen onlara saygı gösterip, zaman ayıralım: Fellini,
Bergman, Buñuel, Von Trier kardeşlerim sizleri ayakta alkışlıyorum, iyi ki varsınız. Siz olmasanız bu aptallar havuzunda boğulmamak elde değil.
Hollywood sen
alınma ama senin tek derdin gişe ve para, yapay bir dünyada sanal
kralları yaşatmaya devam et ama beni artık esir almana olanak yok bunu bil.
Hollywoodsever
olanlarınza da sadece “ iyi kandırılmalar”
diliyorum.
Azınlıkta kalanlara da şu öğüdüm herzaman için geçerli olacak : "Zaman en değerli şey, boşa akıtmayın."
"The Master" filminin seyrettikten sonra Joaquin Phoenix'in hakkının yendiğini düşünüyorum.
YanıtlaSil