18 Aralık 2012 Salı

Last Tango in Paris


Paris’te Son Tango.

Yer Paris, Mekan bir apartman dairesi, Oyuncular bir kadın ve bir erkek ikisi de birbirine yabancı.Amaç vücutların şehvetini gidermek ve yalnızlığı öldürmek.
Adamın koyduğu kurallara göre oynamak ve birlikte olmak kadını ilk başta cezbetti: isim yok, geçmiş yok, sorumluluk yükü yok. Kadın adamla birlikte oldukça ona bağlanmaya başladı , hatta aşık oldu, kendini sadece vücut olarak sunmak değil herşeyiyle vermek istedi, hayatını ona vermek istedi. Adam bunu reddederek koyduğu kurallara göre ilişkiyi sürdürdü ve bir süre sonra bu kadını yordu. Kadın bu ilişkide kendini yalnız hissetti.
Zaman zaman küçümsediği toy ve saftirik erkek arkadaşı bile onu özel hissettiriyordu, onu önemseyip, bir kadın olarak söylediği herşeye yanıt verip ona değer veriyordu.Ve kadın düşündü:gerçek olan doğru olan bunlardı. İsmiyle cismiyle varolmak ve özel hissederek yaşamak. Erkek arkadaşını seçti.
Adam kadına aşık olduğunu,ona tutulduğunu kadın gittiğinde anladı, anladı ki sevilmeye ihtiyacı var, ona değer verilmesini istedi, dokunulmak ve önemsenmek istedi.Bu dünyada ismiyle ve cismiyle yeniden varolmak istedi.  Ama artık çok geçti. Kadın adamı artık istemiyordu, ondan vazgeçmişti ve seçimini yapmıştı.Ondan arınmıştı.
Onu kendinden atması da zor olmadı çünkü o hiçkimseydi hayatında.
Adam kadını buldu ve ona kim olduğunu, nasıl bir geçmişi olduğunu anlatmaya başladığında kadın bunları duymak istemedi, istediği tek şey kaçmak ve ondan kurtulmaktı. Amansız takip de böyle başladı ısrarla onu takip eden bu adamdan korkutu ve kaçtı, adam ısrarla kadını takip etti, sürekli vahşice doymak bilmeyen bir istekle kadına sahip olmak istedi ama kadın seçimini yapmıştı, onu istemiyordu, hayatında hiç varolmamışçasına onu sıradan bir yabancı gibi algıladı, adamı ona zarar vermek isteyen, onu ısrarla takip eden bir adam gibi gördü. Hayatı ve varlığı değerli olduğundan bu adamdan kurtulmalıydı.
Adam onu evine kadar takip etti, kadın eve girdi adam da peşinden, kadın eline aldığı silahla adamı vurdu ve ödürdü. Polis geldi. "adamı tanımıyorum", "beni evime kadar izledi".Nefsi müdafaa. Son!
Bertolluci  amerikalı, "hastalıklı" zihniyetli, aldatılmış, bir de üstüne üstlük karısı intihar etmiş bu adamı öldürmeyi tercih ediyor, yoksa film sonsuza dek sürebilirdi. Ne de olsa insanoğlu tutkularının peşinden kör ve sağır olarak sönsuza dek koşabilir değil mi.Yakışan dramatik bir son. Kadın doğasının da güzel bir aynası olmuş yani kadın "hayır" diyorsa "hayır" hayırdır.

Bana kalırsa filmdeki en çarpıcı şey "insan yalnızlığı"nı anlatma şekliydi.Sosyal ilişkileri bir kenara bırakın, baksanıza ikili ilişkilerde dahi ne kadar yalnızız. Bu da benim fikrim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder