8 Ocak 2013 Salı

Amedeo Modigliani


En sevdiğim ressam değil Amedeo Modigliani ama eserlerinde beni çeken birşeyler var.  Baktıkça bakasım var o uzun yüzlü, asimetrik gözlü kadınlarına. Öyle bir aşinalık içinde çizmiş ki hepsini portrelerdeki insanları tanıyor gibiyim.
Özellikle kadın portelerini çizme şeklini seviyorum bu ressamın. 


Sadeler ama hepsinde tuhaf bir çekicilik var. Tüm resimlerinde insan figürleri tamamlanmamış gibi görünüyorlar. Resimlerinde düzeltilmesi gereken birşeyler var gibi. Tıpkı güzel bir kadının makyajsız ve biraz da dağınık ev hali havasında çizilmişler. Sanırım tam da bu basit görünümleri onları samimi ve sıcak bulmama sebepler. İlginçtir ki Modi hiçbir tablosunu rötüşlememiştir. Beni her defasında büyülemeleri de mükemmel olmadıklarından, yani öyle olma kaygısı taşımadıklarından ileri geliyor olsa gerek. Resmettiği yüzler başka türlü dokunuyor insanın yüreğine. İhtişam yok, gösteriş yok , herbiri tamamen gündelik sadeliğin içinde sıradan figürler, tam da bu nedenle hepsine garip bir yakınlık duyuyorum.


Sanırım ressamın başarısı da burada gizli. Modigliani’nin kullandığı renkleri sıcak buluyorum. Çizdiği yüzlerin asimetrik oluşu, küçük ağızlar, ince uzun burunlar garip bir hüzün barındırıyor, sanki herbirinin ardında acı bir hayat gizliymiş hissi uyandırıyor bende. Çok insancıl. Paris'teki ilk ve tek kişisel sergisi nü resimlerin sergilenmesinden dolayı fransız polisi tarafından ahlaka aykırı bulunup zorla kapatılmış. 


Modigliani’nin nü tarzdaki resimlerini de oldukça ilgi çekici buluyorum ve çok da beğeniyorum. 


Ayık gezmediğini bildiğimizden ve çokça kullandığı absynthe’in tesiriyle herşeyi yamuk gördüğü için mi öyle çizmiş bunları aceba diye düşünüp duruyorum arada, tıpkı Monet’nin katarakt hastalığından müzdarip olduğu dönemde kırmızı renge ağırlık vermesi gibi bir etki yapmış olmalı bu alkol bağımlılığı ressam üzerinde. Modi de muhtemelen resim yaparken  kendinden geçiyor, hayalle gerçek arasında gördüğü bu görüntüleri tual üzerine o aşina olduğumuz uzun, asimetrik, eğik etkiyle resmediyor. Modern Sanat’ın önünü açmış ressamlar arasında yer alır Modigliani, kendinden öncekilderden ve kendi dönemindeki sanatçılardan farklı olmayı başarabilmiş ve sanatseverler üzerinde benzersiz bir etki yaratmayı başarmıştır. Çocukluğunda geçirdiği tifo ve tüberkülözla savaşmış sonraları da hayatına vazgeçemediği içki bağımlılığın ve fakrü zaruret içinde geçirdiği hayatın etkisiyle genç denilebilecek yaşta, 36 yaşında hayata veda etmiştir. Yokluk içinde geçmiş ressamın bu aykırı yaşamını konu alan bir film seyretmiştim birkaç yıl evvel. Modeli Jeanne Hébuterne’le olan aşk hikayesinin merkezinde geçen bu trajedide Modigliani’nin dokunaklı ve acı hayatına siz de  filmi izleyerek ortak olabilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder