4 Ocak 2013 Cuma

Oliver Stone ve onun "Vahşiler"i

Oliver Stone hafızalarımıza kazınmış müthiş yöetmenlerden mi gerçekten? Dün seyrettiğim “Savages” fimi beni bunu düşünmeye itti. 
Şöyle bir hafızamı tazeleyeyim dedim ve bazı başyapıtlarını hatırlayayım istedim. Platoon (Müfreze), Midnight Express’in (Geceyarısı Ekspresi) senaryo yazarlığı, Scar Face’in (Yaralı Yüz) senaryo yazarlığı, Born on the Fourth of July (Doğum Günü Dört Temmuz), The Doors , Katil Doğanalar (Natural Born Killers) aklımıza
ilk gelenlerden.
Birkaç ufak tefek okuma,araştırma ile hatırladım iyice bizim Oliver’i. Filmlerine de göz atarken, aslında onların öyle abartılacak müthiş yanlarının olmadığını iyiden iyiye keşfediyorum yeniden. Hepsi nasıl da popülist, nasıl da hasılat ve para odaklı çekilmiş. Amaçları aynı: izleyici rekorları kırmak, izleyiciyi ağına düşüren ve nihai amaca götürenr birer bubi tuzağı, herbir izleyici adamımız Oliver’i gerçek olan asıl ve tek amacına ulaştırmıştır çoktan :PARA.
Düşünün bir, filmden daha iyi ve daha uzun bir süre size nasıl düşünmeniz gerektiğini, neyin iyi, neyin kötü olduğunu size kabul ettirmeye çalışan, sizin yerinize hayallerinizi önünüze döken ve bu kadar geniş kitlelerce benimsenmiş başka bir ürün var mı? Bu kadar kısa bir sürede milyonlarca kişiye ulaşabilecek başka bir şey geliyor mu aklınıza? Kitaplar hariç! Onlar bu saatten sonra isteseler dahi sinemaya rakip olamazlar, okumaya kimsenin çok hevesli olmadığı bu interaktif devirde kitaplar eski kırık dökük oyuncaklar gibi çoktan gözden düşmüş, tavan arasına kaldırılmış ve orada tozlanmaya mahküm edilmiş durumdalar. Hem kitapların çerez, mısır eşliğinde görsel bir şölenle, müthiş bir fon müziği eşliğinde ruhuna ve gözlerine bir ziyafet  sunabiliyorlar mı sana, evetse bu zevki aynı anda kaç kişiyle paylaşabiliyorsun?
İki saatte 600 sayfalık bir başyapıtı kolayca özetleyebilen bir filme hiçkimsenin hayır diyebileceğini sanmıyorum.En iyi okuyucunun dahi bunu reddetmesi olanaksız. Üstelik sinema senin hayal gücünün yapabileceğinden çok daha üst seviyelerde olay örgüsünü seriyor önüne. Kim ve neden hayır desin ki bu aldatmacaya, kolaylığa.Senin yerine düşünülmüş ve canlandırılmış. Senin işin bu keyif için parayı ödemek.
Neyse konuma geri dönmem gerekirse Oliver Stone da günü yakalamış, iyi tuzak kurucuların başında yer alan yönetmenlerden. Filmleri bize seyirci olarak ne kazandırdı? İyi bir oyunculuk, değişik tatta senaryolar, şiddetin, kötülüğün, akılsızlığın, tutkuların, ahlaksızlığın uç noktalarını bize izletti ve birçok gişe hasılatı kırdı, sonra? Boş salata kasesi Oliver Stone’un filmleri. Son filmi de bunun kanıtı.
Dün akşam 2012 yapımı “SAVAGES” filmini seyrederken, şiddet, kan, erotizm, kolay kazanılan para, uyuşturucu, bağımlılık, mafya, dostluk temalarını içiçe işlerken görsel şölen niteliğindeki manzaralar fonunda süren bu filmde elle tutulur hiçbir kalıcı bilgi /değer bulamadım ben.

Filmdeki en iyi şey Benicio del Toro’nun etkileyici  oyunculuğu. Müthiş bir karakter oyuncusu Benicio. rol aldığı her filmde Oscar’lık performans sergilemesine nasıl da şaşıp kalıyorum. İnanın adam öyle bir oynuyor, öyle bir canlandırdığı role bürünüşyor ki hayran olmamak elde değil. Bir de Selma Hayek’I beğendim. Rolüne yakışmış ve hakkını verebilmiş  Filmin bu iki oyuncusu da olmasaymış inanın “çöpe atın gitsin ” derdim. John Travolta’nın varlığı hissedilmiyor, kendisi filme hiçbirşey katamamış.İki genç erkek oyuncu Taylor Kitsch ve Aaron Johnson çok vasat.  Blake Lively profesyonel oyunculuktan uzak mı uzak, ve donuk. Bu üç genç oyuncu “efsane” bir yönetmenle çalışma fırsatını yakalamalarına rağmen ne yazık ki bir türlü oynadıkları rollerin içine girememişler, yapay ve amatör görünüyorlar.


Kısacası yapacak daha iyi bir şeyiniz yoksa ancak bir Oliver Stone filmi seyretmeyi seçebilirsiniz ve filmlerinin arasından illa da bir tanesini seçmeniz gerekiyorsa son tercihiniz ”Savages” olmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder